Mindfulnessla erteleme alışkanlığını nasıl kırabiliriz?
- seyhan muçe
- 1 Şub 2023
- 3 dakikada okunur

“Sonra yaparım…”
"Canım hiç istemiyor/ çok yorgunum. Daha sonra yaparım”
"Bundan sonra daha çok iş var. Asla hepsini bitiremem.”
"Şimdi çok geç oldu, yarın yaparım”
"Başlamadan önce biraz daha hazırlığa ihtiyacım var." (bunu çok yapıyorum)
"İşimi bitiremeyecek kadar gerginim.”
“Biraz instagrama bakayım, sonra yaparım”
“Bir bölüm dizi izleyeyim, sonra yaparım” (beyninde dizinin karakterleri oynayacak kadar çok izlemeye kadar yolu var bunun)
Bu seslerden herhangi biri size de tanıdık mı? Evet, değil mi?
Çünkü hep aynı hikaye…
Bir şeyler yapmak istiyoruz ama sonunda daha iyi hissettiren başka bir şey yaparken buluyoruz kendimizi.
Bizi ertelemeye iten şey, düşünceler ve onlara eşlik eden duygularımızdır.
Ertelemenin içerisinde duygu yönetimi ile yaşadığımız sorunlar yatıyor olabilir. Rahatsız edici, yapmak istemediğimiz görevlerle karşılaştığımızda, hissetmekten çok da keyif almadığımız duygular -kaygı, can sıkıntısı, hayal kırıklığı, bunalmışlık- hissederiz ve bunlarla başa çıkma stratejimiz çoğunlukla kaçmak ve dikkatimizi dağıtmaktır. İşte o zaman, bu duyguları rahatlatmak için ertelemeyi bir araç olarak kullanırız.
Aslında içtenlikle daha çok çalışmak, daha üretken olmak, düzenli egzersiz yapmak, her gün meditasyon yapmak veya sorumluluğumuzdaki işleri zamanında yapmak istiyoruz. Ancak bu görevler neticesinde zihnimizde dönüp duranlar bizi rahatsız ettiği için onları erteliyoruz.
“Ya istediğim gibi olmazsa”
“Ya başarısız olursam”
“Ya iyi yapamazsam”
“Ya yetiştiremezsem”

Bunlar gibi pek çok sesin yarattığı kaygı, korku, endişe, isteksizlik, can sıkıntısı ile yüzleşmek istemiyoruz.
Ertelemenin üstesinden gelmenin anahtarı, bu rahatsız edici düşünce ve duygulardan kurtulmak değil, bunlara rağmen hareket etmektir.
Önce Fark Etmek!
Ne zaman ertelemek üzere olduğumuzun farkına varmalıyız. Erteleme eylemine yön veren düşünceler ve duygular neler?
Bu nedenle farkındalık yani mindfulness, ertelemenin üstesinden gelmek için gereken en önemli becerilerden biridir.
Üstelik ertelediğimizde geçici bir rahatlamanın dışında stres ve kaygımız bir sonraki an için daha da artmış oluyor. Sadece bununla da kalmayıp, aynı zamanda genel olarak hayatla ilgili daha fazla memnuniyetsizliğe ve mutsuzluğa da yol açıyor.
Bazı zamanlarda da erteleme, motivasyon eksikliğinden kaynaklanabilir, ancak aynı zamanda bu motivasyon eksikliği duygularını da besler, tam bir ölümcül sarmal! Çok fazla yük gibi görünen şeylerden kaçınmanın bu kısır döngüsü, her göz korkutucu görevle ilişkili zaman baskısı hissini artırırken, yalnızca zorlu duyguları ve genel zihinsel yükümüzü arttırır. Yapmak istediğimiz şeye başlamak yerine, zamanımızı önemsiz, anlamsız ve genellikle zaman kaybettiren ikamelerle doldururuz.
Erteleme huyumuza karşı kendimizi nasıl değerlendirdiğimiz de bir diğer önemli konu.
Erteliyorsam tembelimdir…
Oysa erteleme araştırmacıları tarafından, sözde erteleyicilerin büyük bir kısmının aslında mükemmeliyetçiler olduğu, genellikle bir şeyi kusurlu yapmaktansa hiç yapmamanın daha iyi olduğunu düşünen insanlar olduğu öne sürülmüştür. Buna da farkındalıkla ve şefkatle bakabilmek kendimizle bir savaşa girmemize engel olur.
Bir işe karşı herhangi bir zorlu duygusal tepki hissettiğimizde görevden kaçınma moduna gireriz. Bu, mükemmeliyetçilikle birleştiğinde ciddi derecede yüksek erteleme seviyelerine neden olabilir. Farkındalık pratiği, kaçınma döngüsü başlamadan önce zorlu duygu ve düşünce kalıplarını görebilmemize yardımcı olur. Ertelemenin hayatımızdaki yaygınlığını kabul etmek bile, onun üzerimizdeki etkisini azaltabilir.
Bir şey hakkındaki düşüncelerimizin veya duygularımızın basitçe otomatik bir tepkimiz olduğunu kabul etmek, daha rasyonel ve nesnel bir şekilde yanıt vermeyi seçmemizi sağlar. Sorunlara karşı alıştığımız tepkilerimizin ne olduğunu görüp, değiştirmek istiyorsak çaba gösterebilmemiz için bize yol açar.
Farkındalıkla birlikte kabul ve şefkat de bu sürecin en önemli parçalarıdır.
Zorlu duyguları kabul etmek ve kendimize şefkatle yaklaşmak.
Zorlu duygulardan kaçınmak bir yanıyla normal çünkü hiçbirimiz onlara maruz kalmak istemeyiz; ancak, her zorlu kişisel deneyim, aynı zamanda, bir birey olarak büyümemize izin verebilecek, yaşamımızın gerekli bir parçasıdır.
Erteleme ve onunla birlikte gelen tüm zorlu duygular, en basit görevlerle veya en zorlu zorluklarla ilişkilendirilebilir. Mesele şu ki, bu görevlerle ilgili olarak kabullenmeyi nasıl uygulayacağımızı öğrenmeliyiz - başlangıçta onlar hakkında her zaman iyi hissetmeyebiliriz, ancak başlamak hiç denememekten her zaman daha iyidir.
Bir zorluk karşısında nasıl hareket etmeyi seçtiğimiz, onun üstesinden nasıl geleceğimizin tonunu belirler. Kendi düşüncelerinizin, duygularınızın ve davranış kalıplarınızın daha fazla farkına varmak için farkındalık ve kaçınma arasındaki ilişkiyi kullanmak, ertelemeyi yenmeyi öğrenmenin en iyi yoludur.
“Evet, mükemmelliyetçi tarafım daha hazır olmadığımı ve başarısız olacağımı söylüyor ve bu bende üzüntü, kaygı, korku duygularını yaratıyor. İnstagrama bakmak yerine bu duygularıma bakıp, onları hissetmek için kendime izin veriyorum. Görülmek istenen tarafıma bakıyorum. Bugüne kadar kulağıma fısıldanmamış sözleri kendime söylüyorum.
Başarısız olsan da yanındayım, olduğun halinle yeterli ve mükemmelsin…"
Comments